2 Haziran 2009 Salı

harflerden bilimkurgu

üstesinden gelemediğimiz anlar olduğunda kaçacak delik arıyoruz..evet evet öyle yapıyoruz..zihnimizi çaresiz duruma düşüren,"groggy" anlarımız...hani sigortası atmıştır ya öyle durumlar..üstelik dumanı hala tüter,daha önceden "şıp" diye halledebildiğimiz sorunların o hata çakışması nedeniyle üstesinden gelemeyiz ve atıverir yine sigortalar..karanlıktaki zihin ,üstelik feci halde ısınmış olduğundan kaçma,kurtulma devrelerini açar,"kaç oğlum,siktir et" emrini verir.. "başlarım ulan,gel lan buraya..küüt..!" de bu zihin durumunun devre komutları arasında sayılabilir..
üstesinden gelemiyoruz ve kaçmak istiyoruz..peki ya "itici güç"?çalıştığım bir şirkette vardı böyle bir eğitim konusu,üstelik her yönetici de bu olmalıydı..
kaçmak, kolay olanı ve ilk öngörüleni olsa gerek..artık seninle evlenmek isteyen,yahut senden çocuk isteyen birinden hiç iz bırakmadan-nasıl olacaksa bu- olay mahallinden tüymek istiyor,artık her görüşmede "bir an önce eve gitmek istiyorum." diye düşünüyorsan ve "bu ilişki artık kurtarılamaz oğlum,hiç zorlama bundan artık bir bok olmaz." diyorsan hemen karşıdaki mavi pencerede bu çözüm belirir:"kaç..!" çünkü yok çözüm,groggy durumundasın ve sürekli yumruk yiyorsun..havlu at..kaç..ardına bakmadan,topukların kıçına vura vura..
zamanı durduruyorum..gerçekte bunu başarabilir miyim bilmiyorum ama bunu sözcüklerde yapabiliyorum..zamanı durdurdum..
yıkılmak üzere olan kaçan halini de çekip içinden aldım,senin tüm yaşamsal devinimlerin zamanla kodlanmış olabilir ben seni çıkardım oradan ve sana zamansız bir bilinç verdim..gezdirdim seni nehrin kıyısında ,bu işler nasıl olur az çok anlattım.sana verdiğim zamansız bilinç kesinlikle nesneldir ve kararları kesinlikle mantıklıdır..götümden salllayabilirim ama duyguların zaman kodları tasarlanamaz,onları alamıyorum oradan,zamansız hiç bir duygu tasarlayamıyorum..
anlaşma şu :nehir kenarında gerçeği sana belletirsem sana verdiğim zamansız bir bilinç zamane bilincinin duygusal etkenlerini durağanlaştırıp,etkisizleştirecek.sen ne dedin:tamam..
tamamsa buyur..
gökyüzünden ışık damarı uzattım yeryüzüne ,çektim seni burgu burgu..bakın bu benim sözcüklerim istediğim bilimkurguyu yaparım..
gezdik nehri,anlattım sana olanları,zayıflığını,gücünü bitireni,nefesini keseni,ömrünü kısaltanı ...tamam dedin anladım dedin..
geri yolladım seni yıkılmak üzere olduğun ana...hemen kararını verdin:"ne yapıyoruz biz yahu? bizim bir arada olma nedenimiz neslimizi sürdürmek,neyi paylaşamıyoruz?biz neden üzerimize vazife olanın dışında götümüzden ortaklıklar uydurmuşuz,neden bu kadar enerji harcamışız ,değerli zamanımızı neden sadece bir radyasyon etkisine,bir buluta harcamışız?kaçmıyorum mantıklı oluyorum"
sonra ne oldu ?ezberindeki tüm şiirleri unuttun.."neden durmaksızın imdat kıvılcımları fışkırıyor antenlerindennedenpeki istanbul ya ben.."
geldi gitti..
şimdi sen bu durgunluğa,bayağılığa ,sadeliğe ve anlamsızlığa "zamansız" mı diyorsun?
sana söyledim ben zamanı durdurdum..geri alabildiğimi söylediğimi anımsamıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder