18 Ağustos 2009 Salı

anlatıcı

perdede ince uzun ayaklarının
zarif gölgesi
sigara dumanın cama yapışmış güneşi kirletip
yosma yosma kıvrılıyor
ayakların kirletmiş beyaz koltukları

apansız ağır çarpan dalgaları
eşsiz anlarımızın
bilinçsiz kalıyorum
çaresiz bir ölüm

söylediğin şarkı
cenazesini bildiriyor sanki
burgu burgu ışığı kırarak içine çekiyor
tekliğimizi

ben boyamadım sokakları beyaza
botlarımı çamurlamadım
içimde
bir bir söndürdüğün sigaraların
küllerinin kokusu
asit gibi boğazımdan yukarı yürüyor
dilimde pil tadı
ölüyor güzel sözcüklerim
güzel gözlüm

yeni bir sigara yakıyorsun
o yosma duman şimdi sanki benim
tavanda soğuyup tavana yapışıyorum
eski bir türkü oluyorum
gönlüne giremeyecek yabancı bir frekansta

heyacanla sana okuduğum attila ilhanlar
ve senin sıcak sarılmaların
romantik bir filme dönüşüyor
gitgide renkler derinliğini kaybediyor

anlatıcı böyle kötü hikayeleri sevmez
renksiz anıları cebine koyar
güneş toplar